Gotik mimarisi için 1140 civarında kuzey Fransa’da
doğduğu yazılsa da bu mimarinin kökenleri çok antik çağlara ve hatta dünya
dışına dayanmaktadır. Babil kulesi belki de kadim gotik mimarisi için iyi bir
örnek olacaktır. Ancak Babil kulesi karma bir mimariye sahiptir ve belkide
eksik ve hatalı tasvir edilmiştir.
Öte yandan Gothic kelimesinin anagramik açıdan içinde saklanan ve GOD kelimesinden türediğini gösteren özelliği bu mimarinin kökenleri hakkında bize ipuçları vermektedir.
Bu stil özellikle kiliselerin yapımında kullanıldı. Sivri uçlu kemerler ve kuleler, yaratık heykeller ve sivri kubbeli tavanlar, donuk ve karanlık alanlar, küçük renkli pencereler, gizli odalar, yapıların bir kısmının ahşap olması bu yapıların temel özellikleridir. Bu mimariyi özellikle Avrupa sınırları içerisinde daha çok katedraller ve tapınaklarda görmemiz mümkündür. Keza bu mimarinin temeli aslında çok daha eskilere yani antik çağlara dayanmaktadır. Negatif demonik varlıklar Drako takımyıldızdan dünyamıza geldiklerinde yaptıkları binaların çoğu Gotik mimarisine özgü yapılardı. Bu yapıların hiçbiri tufanlar ve yok oluşlar nedeniyle günümüze kadar gelmemiştir. Ancak bu stilden esinlenmiş insanlar Gotik mimarisini kendi inşa ettikleri yapılara taşımış, Gothic ismini vermişlerdir. Zira bu yapıların esas mimarları dünya dışından gelen drokonoit varlıklar veya teknolojik üstünlükleri nedeniyle “Tanrılar” olarak benimsenen varlıklardır.
Bu binalara benzer yapılar AY üzerinde üslerde de karşımıza çıkmaktadır. Bu durum bizi şaşırtmamalıdır. Zira Ay üzerinde de reptoid veya dorkonoit varlıklara ait üsler mevcuttur.
Öte yandan Gothic kelimesinin anagramik açıdan içinde saklanan ve GOD kelimesinden türediğini gösteren özelliği bu mimarinin kökenleri hakkında bize ipuçları vermektedir.
Bu stil özellikle kiliselerin yapımında kullanıldı. Sivri uçlu kemerler ve kuleler, yaratık heykeller ve sivri kubbeli tavanlar, donuk ve karanlık alanlar, küçük renkli pencereler, gizli odalar, yapıların bir kısmının ahşap olması bu yapıların temel özellikleridir. Bu mimariyi özellikle Avrupa sınırları içerisinde daha çok katedraller ve tapınaklarda görmemiz mümkündür. Keza bu mimarinin temeli aslında çok daha eskilere yani antik çağlara dayanmaktadır. Negatif demonik varlıklar Drako takımyıldızdan dünyamıza geldiklerinde yaptıkları binaların çoğu Gotik mimarisine özgü yapılardı. Bu yapıların hiçbiri tufanlar ve yok oluşlar nedeniyle günümüze kadar gelmemiştir. Ancak bu stilden esinlenmiş insanlar Gotik mimarisini kendi inşa ettikleri yapılara taşımış, Gothic ismini vermişlerdir. Zira bu yapıların esas mimarları dünya dışından gelen drokonoit varlıklar veya teknolojik üstünlükleri nedeniyle “Tanrılar” olarak benimsenen varlıklardır.
Bu binalara benzer yapılar AY üzerinde üslerde de karşımıza çıkmaktadır. Bu durum bizi şaşırtmamalıdır. Zira Ay üzerinde de reptoid veya dorkonoit varlıklara ait üsler mevcuttur.
Antik çağlarda bu binalar negatif ayinler için kullanıldığı gibi günümüzde de bu gibi yapıların görünüşleri itibariyle genel olarak negatif enerjiye sahip oldukları kanısındayım. Keza bu binaların farklı frekanstaki alanları, negatif varlıklarca farklı amaçlar için kullanılıyor da olabilir. Zira bu yapıların çoğunda karanlık varlıkların heykelleri ve kadim dönemlerden günümüze kadar taşınmış negatif varlıkların insanlar üzerinde etkileri resmedilmiş veya heykel olarak tasvir edilmiştir.
Aslında bu yapıların tarihsel önemini tartışmaya gerek yoktur. Bu tip yapılara giren ve zaman geçiren birçok kişi sıkıntı ve göğüs darlığı yaşadıklarını da söylemekteler. Ancak insanlık tarihini yansıtan her yapı ve eser önemlidir ve negatif enerji taşısalar dahi pozitifize edilebilirler, dolayısıyla korunmalıdırlar. Keza Metafizik alandaki pozitif ve negatif taraflar arasında gerçekleşen savaşlar fiziksel plana yansıdığında bu yapıtlar da etkilenebiliyor. Bu eşsiz mimari sanatının demonik varlıklardan miras kalmış olması onları sevmeyeceğimiz ve kormayacağımız anlamına gelmez. Zira bu yapılar pozitif niyetler için kullanıldığında negatif enerjileri pozitifize etmek için en etkili merkezler haline gelebilmektedir. Oldukça etkileyici, büyüleyici ve muhteşem bir mimariye sahip Gotik yapılar her ne olursa olsun korunmalı ve muhafaza edilmelidir.
Metafiziksel savaşların fiziksel alana tezahürlerine neden olan tahribat ise negatif varlıkların bu yapıları pozitif olmayan amaçlar için kullanmak isteyişlerinden kaynaklanıyor.
17.04.2019
Yorumlar
Yorum Gönder