Eskiden köylerde elektrik yoktu. Küçüktüm dedemlere giderdik cümbür cemaat. Ben köy hayatını hep çok severdim. Şehrin gürültüsünden, arabaların kokusundan, betonların arasından sıyrılıp en doğal olanın içine düşmek bambaşkadır.
Dedem çok cömert bir adamdı. Kalabalıktık, teyzemler, dayımlar, eşleri, kuzenlerim. 30-40 kişi olurduk.
Hemen bir iki koyun keserdi. Herkes yardım eder güzel bir sofra hazırlanırdı. Uzunca bir sofranın etrafına toplanırdık. Nenem kaselere yemeğin önce suyundan koyardı. Mis gibi katkısız esmer köy ekmeğini içine doğrar yanında soğanla yerdik. Sonra da etinden patatesinden nohudundan pay ederdi. Yanında yeşilliği, turpu, turşusu.
Dedem akşam yemekten sonra gaz lambası ışığı altında torunlarını başına toplar hikâyeler anlatırdı.
Cırttan ve dev hikayesi, Basat ile tepe göz hikayesi...
Kış gecelerinde dışarıda kurtların uluma sesini, tilkilerin o garip bağrışmaya benzer seslerini ve baykuşların ötüşünü duyardık. Hikayeden sonra kuzenleri birbirleriyle güreştirirdi.
Gece kadınlar ve çocuklar ayrı bir odada, erkekler de ayrı odada uyurdu. Koca bir odada yan yana yün yer yataklarında, mis gibi uyurduk. Rahat ve derin. Ne günlerdi, ne güzeldi.
Sabah kalktığımızda koyunlar, camışlar, inekler hepsi bahçede çobanı beklerdi. Çoban gelir hepsini alır, akşam getirirdi. Onlar gittikten sonra bahçe süpürülür temizlenirdi. Kahvaltı hazırlanırdı. Tandırdan mis gibi lavaş ekmeği kokusu gelirdi. Camış sütü kaymağı, yanında katıksız 100% bal, tereyağı. Taze sağılmış ve kaynatılmış koyun sütüne tandırdan yeni çıkmış ekmekleri doğrar yerdik. Hele neydi o peynirler. Sıcacık ekmeğin arasına tereyağı peyniri dürümlerdik. Gerçekten yüksek bölgedeki bitkilerin ve süt ürünlerinin tadı başka oluyor.
Dedemin bostanları vardı. Salatalık ve karpuz ekerdi. Yaz aylarında bostana gider, yerinde salatalık ve karpuz yerdik. O salatalığın ve karpuzun tadı şimdi hiçbir yerde yok. Organik mis gibi taze, kokusu taa kaç metreden gelirdi.
Her şey nasıl da bozuldu. Bir de buna konfor diyoruz! Ben bu sözde modern hayatı hiç sevmedim. İnsanoğlu gün geçtikçe daha çok kapitalizmin kölesi oluyor. Bugün yine gidip tarlada tattığım hiçbir meyve sebze eski tadı vermiyor. Tat ve koku 90% kaybolmuş. İnsan ilişkileri deseniz çıkarcılık ve menfaat üzerine artık, sahte gülüşler, sahte samimiyetler, sahte saygı, sahte sevgi.
Eski dedeler de yok, sandıklarından peynir şekeri, fındık fıstık leblebi çıkarıp torunlarına dağıtan nineler de.
Çok özlüyorum o günleri. Keşke zamanı geri alabilseydim. O günlere gidip tekrar o anları yaşayabilseydim.
4 Mart 2025 - 20:20 TR ©Hazar Tandoğan
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder