Milyarlarca yaşında olan dünya gezegeninin hareketleri ve özellikleri sabit değildir ve sürekli dönüşler ve döngülerle değişim halindedir. Bu hareketler güneş etrafında dönerken, manyetik kutupların da değişmesiyle birlikte devam eder. Aslında değişen manyetik kutupların kendisi değil, dünyanın kendi yörüngesindeki duruş şeklidir. Bir başka deyişle dünyanın eksen eğikliği veya ekvator çizgisine göre dönüş açısı değişir.
Tüm gezegenlerin ve ya yıldızların eksenleri bizim zaman algılayışıma göre
uzun yıllar süren döngüler içinde değişir. Bu değişimler üzerinde yaşayan
canlıların doğası da değişir. 3.Boyutta olan dünyamızın manyetik alanındaki
elektronsal değerler, eksen değişimleri nedeniyle değiştiğinde aurasa
çemberinin de titreşimini değiştirir. Bu da bulunduğu konumun alansal
özelliklerine göre gerçekleşir.
Manyetik yoğunluğu 3.boyutta olan dünyamız artık yeni bir etkileşim ağına
giriyor. Bu etkileşim ağı Dünya gezegeninin içerisinde olduğunu 3. Yoğunluk
derecesine göre daha yüksek bir titreşim özelliğine sahiptir. Dünya bu alanın
yoğunluk katlarında ilerlerken kendi fiziksel ve enerjisel özellikleri girmiş
olduğu yeni alana göre uyumlanacaktır. Bu uyumlanma gezegenin bütününü
etkilediğinden üzerinde varolan her zerreyi ve her canlıyı da bu etki alanına
alır. Dolayısıyla ruhsal ve fiziksel olarak bizler de etkileneceğiz/çoktan
etkilenmeye başladık.
Fiziksel değişiklikler
1- Vücudumuzda sürekli ağrılar hissedebiliriz. Özellikle nedensiz sırt ve
baş ağrıları, kaynağı belirsiz uğultu veya deniz kabuğunu dinler gibi derinden
gelen sesler duyma gibi durumlar yaşanabilir. Sağlık problemlerimiz yoksa bu
nedensiz ağrılar ve deneyimler uyumlanma sonucu ortaya çıkmış olabilir.
2- Uyku problemleri ve uyuma süresinde düzensizlikler yaşayabiliriz. Az
veya fazla uyuruz. Kesik kesik uyuruz. Uykuya dalamayız veya hemen uyuruz.
3- Yaşlanma yaşı hissedilir derecede değişir. Eskiden 50-55 yaşında yaşlı
sayılırken günümüzde bu 80 yaşa kadar çıkmış durumdadır. Beslenme
alışkanlıklarımızın bozulmasını göz önünde bulundurursak bunun tersi olması
gerekirdi, çünkü doğal beslenmeden epey uzaklaştık.
4- Düşünme ve algılama yaşımız değişir. 10 yaşındaki bir çocuk 30 yaşındaki
bir insanın algı ve farkındalığına sahip olur.
5- Zekâ oranı çeşitli kategorilerde artar. Çünkü algı düzeyimiz artmış
olur. Öte yandan uyumlanmayı reddedenlerin bilinç ve algı düzeyi geriler.
6 - Temel fiziksel özelliklerimizin sabit kalmasıyla birlikte Bazı
özelliklerimiz, örneğin cilt, saç ve göz rengi, boy uzunluğu oranı, diş yapısı
gibi koşulsal nedenlerden etkilenen özelliklerimiz değişir. Keza bu değişimleri
yeni doğan çocukların bir önceki kuşağa göre daha güzel olmasıyla birlikte
görmekteyiz.
Ruhsal Değişimler
1 – Rüyalarımız form değiştirir. Daha önceleri rüyalarımızın tamamında
bilincimiz kapalıyken zaman zaman rüyada bilincimiz açılır ve rüya gördüğümüzü
fark ederiz. Haberci rüyalar artar.
2- İstemsiz ve rüyaya yakın astral seyahet deneyimleri yaşarız. Bu çıkışları
rüya gibi algılarız.
3- Görüler ve vizyonların şekli değişir ve netliği artar. Geometrik
görüler, ışık formunda şekiller, haberci görüler artar. Farklı yaşam formlarını
algılamaya başlarız.
4- Empati yeteneğimiz artar. Böceklerin bile yaşam alanlarını görmeye
başlarız. Onlarla iletişim kurabiliriz. Hayvanların ve doğada varolan tüm canlı
ve cansız her şeyin ne hissettiğini algılarız. Onların gözleriyle görür,
hisleriyle hissederiz. Bir kaya parçasına bile dokunsak onu dokunuşumuzu onun
yerine geçerek algılarız.
5- Evrensel anlamda bütün yaşam formlarını, diğer gezegenlerde olan her
zihin ve bilinçle bağlantı kurma konusunda yeteneklerimiz açılır. Onların yaşam
alanlarını ve 3.boyutta fark etmediğimiz özelliklerini ve yaşamsal
davranışlarını algılar ve anlarız.
6- Bilinç düzeyimiz arttığı için 3.boyuta ait bilimsel açıklamalar yetersiz
gelir ve bizi ikna etmez.
7- Fiziksellikten çok ruhsal olarak yaşamı ve varlığımızı hissederiz.
Bütünü koruma ve sahiplenme hissi artacak. Sevgi ve pozitif frekanslı tüm
duygularımız daha yoğunlaşacaktır.
8- Maddeselliği enerjisel algılarımızla hissetmeye başlarız. Örneğin katı
bir nesnenin bile aurasını görmeye başlarız. Canlıların aurasını da gördüğümüz
için fiziksel bedende oluşan hastalıkları görebiliriz.
9- Psişik yeteneklerimiz artar, 3.gözümüzün aktivitesi artar. Maddi
beklentilerimiz azalır.
10- Ben’i değil. Bütünü Ben olarak benimseye başlar ve kabul ederiz. Daha
önceleri Ben odaklı düşüncelerimiz ve söylemlerimiz BİZ VE BÜTÜN odaklı yönünde
değişir. Yaratıcı'nın sevgisini ve varlığını çok daha yoğun ve duygulu
hissedeceğiz.
Tüm bunların yanında her birey de farklı değişimler gerçekleşebilir.
Bizimle diğer tüm varolan her şey arasındaki görünmez ağ sistemini görmeye
başladığımızdan, bugün dün gibi düşünmeyiz. Bütüncül olma yolunda gezegenimizle
birlikte yükseliyoruz. Bu yükselme sırasında Dünyanın zihniyle bağımızı daha
güçlü hissedeceğiz.
Bu durum 1970'lerden sonra hissedilir hale gelerek günümüzde daha da etkili
olmaya başladı. 2028 'de bu değişimler iyice belirginleşerek uygarlığımızı bu
zorlu ve sancılı süreçten sonra yeni bir Evre'ye dâhil edecektir. Bununla
beraber galaksimizin ve gezegenimizin de fiziksel yapısı değişir. Farklı bitki ve
canlı türleri ortaya çıkar. (Bu değişimler ani olmaz.)
Sevgi ve Bilgelik Bizimle olsun.
30.03.2019©Hazar Tandoğan
Yorumlar
Yorum Gönder