Ana içeriğe atla

Manyetik Enerjisel Değişimler ve Önemli Etkileri


Dünya’nın elips şeklindeki yörüngesinden geçen düzleme Ekliptik (yörünge) düzlemi, Ekvator’dan geçen düzleme ise Ekvator düzlemi denir. Bu iki düzlem birbiriyle çakışmaz. Çünkü, Dünya’nın ekseni ekliptik düzleme tam dik değildir. Başka bir ifadeyle, Dünya ekseni ile ekliptik düzlemi arasında 66° 33’, Ekvator düzlemi ile ekliptik düzlemi arasında 23° 27’ lık bir açı vardır. Bu oran her zaman sabit olmaz. Olmamalıdır. Zira her evrede oranların değişmesiyle birlikte ve galaksimizin de içinde süzdüğü alanda beraber farklı özelliklerdeki uzay alanlarına girer ve bu yeni alanın etkisiyle yeni özellikelr kazanır veya bazı özelliklerini kaybeder, daha doğrusu yerini yeni özellikler alır. 

Milyarlarca yaşında olan dünya gezegeninin hareketleri ve özellikleri sabit değildir ve sürekli dönüşler ve döngülerle değişim halindedir. Bu hareketler güneş etrafında dönerken, manyetik kutupların da değişmesiyle birlikte devam eder. Aslında değişen manyetik kutupların kendisi değil, dünyanın kendi yörüngesindeki duruş şeklidir. Bir başka deyişle dünyanın eksen eğikliği veya ekvator çizgisine göre dönüş açısı değişir.
Tüm gezegenlerin ve ya yıldızların eksenleri bizim zaman algılayışıma göre uzun yıllar süren döngüler içinde değişir. Bu değişimler üzerinde yaşayan canlıların doğası da değişir. 3.Boyutta olan dünyamızın manyetik alanındaki elektronsal değerler, eksen değişimleri nedeniyle değiştiğinde aurasa çemberinin de titreşimini değiştirir. Bu da bulunduğu konumun alansal özelliklerine göre gerçekleşir.
Manyetik yoğunluğu 3.boyutta olan dünyamız artık yeni bir etkileşim ağına giriyor. Bu etkileşim ağı Dünya gezegeninin içerisinde olduğunu 3. Yoğunluk derecesine göre daha yüksek bir titreşim özelliğine sahiptir. Dünya bu alanın yoğunluk katlarında ilerlerken kendi fiziksel ve enerjisel özellikleri girmiş olduğu yeni alana göre uyumlanacaktır. Bu uyumlanma gezegenin bütününü etkilediğinden üzerinde varolan her zerreyi ve her canlıyı da bu etki alanına alır. Dolayısıyla ruhsal ve fiziksel olarak bizler de etkileneceğiz/çoktan etkilenmeye başladık.


Fiziksel değişiklikler

1- Vücudumuzda sürekli ağrılar hissedebiliriz. Özellikle nedensiz sırt ve baş ağrıları, kaynağı belirsiz uğultu veya deniz kabuğunu dinler gibi derinden gelen sesler duyma gibi durumlar yaşanabilir. Sağlık problemlerimiz yoksa bu nedensiz ağrılar ve deneyimler uyumlanma sonucu ortaya çıkmış olabilir.

2- Uyku problemleri ve uyuma süresinde düzensizlikler yaşayabiliriz. Az veya fazla uyuruz. Kesik kesik uyuruz. Uykuya dalamayız veya hemen uyuruz.

3- Yaşlanma yaşı hissedilir derecede değişir. Eskiden 50-55 yaşında yaşlı sayılırken günümüzde bu 80 yaşa kadar çıkmış durumdadır. Beslenme alışkanlıklarımızın bozulmasını göz önünde bulundurursak bunun tersi olması gerekirdi, çünkü doğal beslenmeden epey uzaklaştık.

4- Düşünme ve algılama yaşımız değişir. 10 yaşındaki bir çocuk 30 yaşındaki bir insanın algı ve farkındalığına sahip olur.

5- Zekâ oranı çeşitli kategorilerde artar. Çünkü algı düzeyimiz artmış olur. Öte yandan uyumlanmayı reddedenlerin bilinç ve algı düzeyi geriler.

6 - Temel fiziksel özelliklerimizin sabit kalmasıyla birlikte Bazı özelliklerimiz, örneğin cilt, saç ve göz rengi, boy uzunluğu oranı, diş yapısı gibi koşulsal nedenlerden etkilenen özelliklerimiz değişir. Keza bu değişimleri yeni doğan çocukların bir önceki kuşağa göre daha güzel olmasıyla birlikte görmekteyiz.


Ruhsal Değişimler

1 – Rüyalarımız form değiştirir. Daha önceleri rüyalarımızın tamamında bilincimiz kapalıyken zaman zaman rüyada bilincimiz açılır ve rüya gördüğümüzü fark ederiz. Haberci rüyalar artar.

2- İstemsiz ve rüyaya yakın astral seyahet deneyimleri yaşarız. Bu çıkışları rüya gibi algılarız.


3- Görüler ve vizyonların şekli değişir ve netliği artar. Geometrik görüler, ışık formunda şekiller, haberci görüler artar. Farklı yaşam formlarını algılamaya başlarız.

4- Empati yeteneğimiz artar. Böceklerin bile yaşam alanlarını görmeye başlarız. Onlarla iletişim kurabiliriz. Hayvanların ve doğada varolan tüm canlı ve cansız her şeyin ne hissettiğini algılarız. Onların gözleriyle görür, hisleriyle hissederiz. Bir kaya parçasına bile dokunsak onu dokunuşumuzu onun yerine geçerek algılarız.

5- Evrensel anlamda bütün yaşam formlarını, diğer gezegenlerde olan her zihin ve bilinçle bağlantı kurma konusunda yeteneklerimiz açılır. Onların yaşam alanlarını ve 3.boyutta fark etmediğimiz özelliklerini ve yaşamsal davranışlarını algılar ve anlarız.

6- Bilinç düzeyimiz arttığı için 3.boyuta ait bilimsel açıklamalar yetersiz gelir ve bizi ikna etmez.

7- Fiziksellikten çok ruhsal olarak yaşamı ve varlığımızı hissederiz. Bütünü koruma ve sahiplenme hissi artacak. Sevgi ve pozitif frekanslı tüm duygularımız daha yoğunlaşacaktır.

8- Maddeselliği enerjisel algılarımızla hissetmeye başlarız. Örneğin katı bir nesnenin bile aurasını görmeye başlarız. Canlıların aurasını da gördüğümüz için fiziksel bedende oluşan hastalıkları görebiliriz.

9- Psişik yeteneklerimiz artar, 3.gözümüzün aktivitesi artar. Maddi beklentilerimiz azalır.

10- Ben’i değil. Bütünü Ben olarak benimseye başlar ve kabul ederiz. Daha önceleri Ben odaklı düşüncelerimiz ve söylemlerimiz BİZ VE BÜTÜN odaklı yönünde değişir. Yaratıcı'nın sevgisini ve varlığını çok daha yoğun ve duygulu hissedeceğiz.


Tüm bunların yanında her birey de farklı değişimler gerçekleşebilir. Bizimle diğer tüm varolan her şey arasındaki görünmez ağ sistemini görmeye başladığımızdan, bugün dün gibi düşünmeyiz. Bütüncül olma yolunda gezegenimizle birlikte yükseliyoruz. Bu yükselme sırasında Dünyanın zihniyle bağımızı daha güçlü hissedeceğiz.
Bu durum 1970'lerden sonra hissedilir hale gelerek günümüzde daha da etkili olmaya başladı. 2028 'de bu değişimler iyice belirginleşerek uygarlığımızı bu zorlu ve sancılı süreçten sonra yeni bir Evre'ye dâhil edecektir. Bununla beraber galaksimizin ve gezegenimizin de fiziksel yapısı değişir. Farklı bitki ve canlı türleri ortaya çıkar. (Bu değişimler ani olmaz.)


Sevgi ve Bilgelik Bizimle olsun.


30.03.2019©Hazar Tandoğan 

Yorumlar

En Çok Okunanlar

Kuantum NOKTA Mikroiğne Aşılama ve BİLL GATES

Yazılarımın çoğunda antik dönemlerden günümüze insan DNA'sı üzerinde yapılan değişimler ve deformeler hakkında fikirlerimi beyan ettim. Bu girişimlerin en güncel aşmasını ifşa ediyorum;    Bill Gates;  Bill ve Melinda gates vakfı adı altında  bağlı olduğu bu karanlık oluşum,  (Buna anunnaki mi dersiniz, negatif plan mı, illuminati veya lusiferian; satanism vs...) insan DNA'sını değiştirmeye yönelik yeni bir tür çip üzerinde çalışıyorlar ve sanırım son aşamalarına dahi gelmiştir. Zaten koronavirüs salgınının amacı da insanları buna hazırlamaktır. Onların birbirini suçladığına bakmayın. ABD, Çin'i suçlar, Çin ABD'yi, Hepsi birbirini suçlar dururlar bu onların oyalama ve kafa karıştırma ve en önemlisi KORKU salma yöntemlerinden birdir. Bu yeni tip ÇİP Mikroiğne aşı sistemi olarak tanımlanıyor. KUANTUM yapılı bir nanoçiptir. Başka deyişle bir nanokuantum çip veya programlanabilir bir kuantum yazılım sistemi gibidir. Burada benim kendi düşünceme göre dah

Antarktika Uygarlığı

Dünya’nın her iki kutup bölgeleri olarak bildiğimiz ıssız ama aslında ıssız olmayan alanlarda oldukça yüksek teknolojik varlıklar yaşamaktadır. Her iki kutupta da üsleri olan ancak Güney kutbunda ana merkezleri olan Antarktika uygarlığının kökenleri çok antik dönemlere Atlantis’e kadar uzanır. Atlantis’in Agartha’dan yüzeye çıkış yaparak inşa ettikleri bir uygarlık olduğunu söyleyebiliriz.   Antarktika uygarlığının Agartha ve Atlantis, Mu gibi antik medeniyetlerin devamı olduğunu da. Agartha’dan yüzeye çıkış yaparak medeniyet inşa eden Atlantis’lilerin oldukça mücadeleci bir geçmişleri var. Agartha inşa edilmeden önceki yüzey savaşları, Negatif ittifakın yüzeyi ele geçirilmeleri, bir süre sonra ise püskürtülerek geri çekilmeleriyle yüzeydeki Atlantis uygarlığı inşa edilmişti. Sirius’lular Orion’daki yaşamın özellikle dragonoid türlerce istila edilişinden sonra hareket geçtiler. Bu varlıklar Arkon’ların kontrolü altındadır ve halen evrenimizin farklı noktalarında istilacı ve s

Melezleme programı, Chemtrails ve Arkonlar ; İfşaat

Dünya, iklimini değiştirmiyor. Küresel ısınma da bir aldatmaca. Manipülatif bir söylenti. Dünyanın enerji alanı değişiyor. Dünya bizim için değil onlar için yaşanmaz frekansa ulaşıyor. Bu nedenle de iklimi değiştirmek ve dünyanın ısı, enerji ve atmosfer dengesini bozmak isteyenler var. Bunun için en gözle görülür uygulamalarıysa Chemtrails 'dir. Son zamanlarda özellikle de 1950’lerden sonra insanlık bilinç ve zihinsel algı olarak farklı ve önceki evreye göre daha yüksek bir seviyeye ulaşmak için önemli değişimler yaşamaya başladı. Bu değişimin insanlık için getireceği en önemli durumun bütünsel yükselişin temellerini oluşturmaya yönelik adımlar ve dünya genelinde farkındalıklar yaratarak insanlığın algısal ve titreşimsel yükselişine sebepler oluşturmaktır. Bir sonraki yüksek frekans insan varlığının oluşumuna sebepler yaratan yeni enerji rezonansları ve titreşim alanları yükselmeye odaklı ve yatkın olan biz insanoğulları için son derece önemli ve pozitif bir gelişme olsa da

Negatif Enerjiler ve Etkilerden Korunmak için Tavsiyeler

Metafiziksel olarak yaşanan negatif durumların ana sebebi frekansın düşük olmasıdır. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak frekans yükseldiği zaman negatif durumlar da zamanla ortadan kalkar. Özellikle negatif enerjili varlıkların etkisinde olduğunu düşünenlere tavsiyem, pozitif anlamda frekansınızı yükseltin. Bunun için de 1- En başta Yaratıcı'yla aranızdaki bağı güçlendirin. Bunun için ona odaklanıp dua edin. Sadece O'nu hissedin. O beşer değildir. Sizi duyar. Yeterki inanarak  ve samimiyetle ona odaklanın. Onun enerjisini ve yoğun sevgi frekansını algılamaya çalışın. 2- Hakiki gül suyu hergün evinize ve cildinize sürdüğünüzde zamanla frekansınızın arttığını göreceksiniz. Evinizin köşelerine koyacağınız büyük parçalar halinde kaya tuzu (küçük çocukların ulaşamayacağı) evinizin negatif enerjisini emer ve etkisiz hale getirir. 3- Doğayla zaman geçirin. Ağaçlara sarılın. Onlara sizdeki negatif enerjiyi almasına izin verin. Çiçekleri koklayın. 4- Çıplak ayak temiz t

Sivrisineklere Karşı Bitkisel Öneriler Araştırma ve Derleme

  Sivrisineklere Karşı Bitkisel Öneriler Araştırma Derlemesi   UYARI:   Önereceğimiz çözümler Çocuklar, Hamileler, Kalp ve tansiyon hastalarında, alerjik bünyelerde ve diğer ciddi rahatsızlığı bulunan kişilerde Doktora danışarak ve Temkinli kullanılmalıdır.       Günümüzde insan veya insan formundaki diğer türlerin Tanrıcılık oynaması ve bu ilahi nizama karşı durmaları oldukça belirgin ve hissedilir hale gelmiştir. İnsanın yaratılışıyla başlayan bu sürecin belki de milyonlarca yıllık bir geçmişi vardır. Bu gün geldiğimiz noktada bilim ve ilim adı altında insanlara empoze edilen veya dayatılan olguların tamamının masum olduğunu düşünmek saflık olur. Biyolojik, kimyasal, Frekansal, Gıda, Giyim, Eğitim, Siyaset, Medya, Müzik ve aklımıza gelen her alan bu bilinmez sandığımız ama aslında bilinen aklın kontrolü altındadır. Son zamanlarda pandemiyle birlikte bu daha da hissedilir hale geldi. Aslında hep vardı fakat fark edilme seviyesi artmış oldu. Nüfusu azaltma ve kalan insanları

TEKGÖZ, 3.GÖZ Nedir? Ne Değildir?

Özet olarak: Antik medeniyetlerden günümüze kadar gelen birçok sembol vardır. Bunların çoğu tek bir anlama sahip değil birçok anlamı vardır. Tek göz sembolü de bunlardan biridir. Birçoğumuz bu sembolün negatif anlamı olan şekliyle tanıdık. Ancak temelde iki çeşit tekgöz sembolü olduğunu ve bunların her birinin düalitenin iki ucundaki anlamları temsil ettiğini bilmeliyiz. Sembolik olarak kullanılan tekgöz Horus’un gözü mitlerdeki anlatımları değerlendirdiğimde her iki anlamı da bir arada taşıdığını görüyorum. Aslında Horus’sun gözü düalitenin savaşını anlatıyor diyebilirim. Daha sonra hikâyenin yön değiştirmesiyle ve Seth’in kör kalmasıyla iki farklı manaya bürünüyor ve ayrışıyor. Biri aydınlık diğeri ise karanlık alemleri temsil eden semboller haline geliyor.  El ile veya başka bir şekilde kapatılıp oluşturulan tek göz sembolü karanlık varlıkları ve onlara bağlı toplulukları temsil eder. Bunun kökenleri ayrıca Gnsotik metinlerdeki karanlık alemde hapsolup ışık alem yani ruhsal al